12 Mayıs 2022 tarihinde kabul edilen 7406 Sayılı Türk Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, 27 Mayıs 2022 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olup, bu kanun ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda münhasır bir suç tipi olarak ısrarlı takip suçu düzenlenmiştir.
Türk Ceza Kanunu’ndaki ısrarlı takip suçu düzenlemesinin temel amacı, özellikle kadına yönelik şiddet içeren fiiller henüz işlenmeden failin cezalandırılarak mağdurun korunmasıdır. Kanun koyucu, ısrarlı takip fiillerinin devamının daha ağır ve farklı suç tiplerinin habercisi olduğu gerçeği üzerinden, mukayeseli hukukla paralel bir şekilde düzenleme yaparak, eylemi gerçekleştiren faillerin tehlikelilik hallerini gözeterek, kişilerin huzur ve sükununu bozma suçuna oranla cezaları artırarak, yeni suçların işlenmesine engel olmayı amaçlamaktadır. Israrlı takip fiilleri başta Almanya, Avusturya, Fransa, Belçika ve İtalya olmak üzere birçok hukuk sisteminde de yaptırıma bağlanmıştır. Israrlı takip suçu Türk Ceza Kanununun 123/A maddesinde failin ve mağdurun cinsiyetinden bağımsız bir şekilde düzenlenmiş olup suçun mağduru ve/veya faili herkes olabilir. Fakat istatiksel verilere bakıldığında ısrarlı takip suçunda genel olarak failin erkek, mağdurun kadın olduğu görülmektedir.
Bu madde 12.5.2022 tarih ve 7406 sayılı yasanın 8. maddesi ile Türk Ceza Kanununa ısrarlı takip başlığı ile 123/A. maddesi olarak eklenmiştir.
Maddeye göre;
(1) Israrlı bir şekilde; fıziken takip etmek ya da haberleşme ve iletişim araçlarını, bilişim sistemlerini veya üçüncü kişileri kullanarak temas kurmaya çalışmak suretiyle bir kimse üzerinde ciddi bir huzursuzluk oluşmasına ya da kendisinin veya yakınlarından birinin güvenliğinden endişe duymasına neden olan faile altı aydan iki yıla kadar hapis cezası verilir.
(2) Suçun;
a- Çocuğa ya da ayrılık kararı verilen veya boşandığı eşe karşı işlenmesi,
b- Mağdurun okulunu, iş yerini, konutunu değiştirmesine ya da okulunu veya işini bırakmasına neden olması,
c- Hakkında uzaklaştırma ya da konuta, okula veya iş yerine yaklaşmama tedbirine karar verilen fail tarafından işlenmesi,
hâlinde faile bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir.
(3) Bu maddede düzenlenen suçun soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır.
Israrlı takip suçunda görevli mahkemeler asliye ceza mahkemesidir. 5237 sayılı TCK’nın 123/A-1. maddesinde düzenlenen suçun temel şeklinde suçun cezasının üst sınırının 2 yıl olması nedeniyle basit yargılama usulü uygulanır. Aynı maddenin ikinci fıkrasında düzenlenen suçun nitelikli halleri bakımından ise CMK’nın genel yargılama usulüne ilişkin hükümleri uygulanır.
Suçun hem temel şekli hem de nitelikli hallerinin takibi şikâyete bağlıdır. Mağdurun fiili ve failin kim olduğunu öğrendiği günden itibaren 6 aylık yasal şikâyet süresi başlar. Mütemadi suç olduğu için şikayet süresinin en son eylemin yapıldığı tarihten itibaren başlaması gerekir. Suç tarihi de son eylemin yapıldığı tarihtir. Israrlı takip suçu şikâyete tabi olmasına rağmen uzlaştırma kapsamı dışındadır.
TCK’nın 123. maddesinde düzenlenen kişilerin huzur ve sükûnunu bozma suçu uzlaştırma kapsamında iken 123/A maddesinde düzenlenen ısrarlı takip suçunun uzlaştırma kapsamı dışında kalması CMK’nın 253/3. maddesinde 12.5.2022 tarih ve 7406 sayılı yasanın 12. maddesi ile yapılan değişiklikten kaynaklanmaktadır. Yapılan değişiklik ile fıkrada yer alan “suçlarda,” ibaresi “suçlarda ve ısrarlı takip suçunda (madde 123/A),” şeklinde değiştirilmiştir. Özel düzenleme ile cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar uzlaştırma kapsamı dışında bırakılmış iken yapılan bu değişiklik ile ısrarlı takip suçunda (madde 123/A), uzlaştırma yoluna gidilemeyeceği düzenlenerek, bu suç da uzlaştırma kapsamı dışında tutulmuştur.
CMK’nın 286/2.maddesi hükümlerini nazara aldığımızda ısrarlı takip suçu Bölge Adliye Mahkemelerinde kesinleşen suçlardandır. Bu yüzden Yargıtay’a TCK’nın 123/A. maddesi hükmünün uygulanması nedeniyle intikal eden bir karar henüz yoktur. Ancak Yargıtay’ın TCK’nın 123/A. maddesinde düzenlenen ısrarlı takip suçu da değerlendirilip sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi gerektiği gerekçesi ile bozduğu kararlar vardır.[1]
Israrlı takip suçunun bilişim sistemleri ve bilişim sistem ağları kullanılarak internet vasıtası ile işlenmesi durumunda siber suç söz konusu olur.
Israrlı takip suçu iki seçimlik hareketle işlenebilir. Bu hareketlerden biri fiziken takip etmek, diğeri temas kurmaya çalışmak şeklindedir. Fiziki takibin mutlaka mağdurun peşinden gitmek şeklinde gerçekleşmesi şart değildir. Bunun yanı sıra, failin farklı zaman ve mekânlarda mağdurun karşısına çıkması, onun bulunduğu ortamlarda yanına yaklaşması ve böylece kendisini sürekli olarak mağdura görünür kılmaya çalışması halinde de takip olgusu gerçekleşecektir. Bu kapsamda mağdurun bulunduğu herhangi bir özel veya kamusal alanda devamlı karşısına çıkmak, evinin önünde beklemek, oturduğu mekânda gözetlemek, yanına yaklaşmak fiziki takip olarak kabul edilebilecektir.
Suçun diğer seçimlik hareketi haberleşme ve iletişim araçlarını veya bilişim sistemlerini ya da üçüncü kişileri kullanarak temas kurmaya çalışmaktır. Fail, telefon veya e-posta yoluyla mesaj atarak, sosyal medya uygulamaları üzerinden takip isteği göndererek, yorum yaparak, paylaşımlarda bulunarak ya da bir üçüncü kişiyi mağdur ile görüşmek istediğini iletmesi için kullanarak bu suçu işleyebilir.
Teknolojideki hızlı gelişmeler, haberleşme ve iletişim araçları ve bilişim sistemlerinin çok yoğun ve yaygın kullanımı, bireylerin bu araçlar üzerinden bağlantı kurmasını ve birbirini takibini kolaylaştırmıştır. Ne var ki bu araçlar, ısrarlı takip eylemlerinde de sıklıkla kullanılmaktadır. Özellikle bilişim sistemleri alanında üretilen yeni araçlar, faillerin mağdurla iletişime geçme imkân ve yöntemlerini her geçen gün artırmaktadır. Böylece mektup, faks, kısa mesaj veya e-posta gönderme ya da telefon etmenin yanı sıra failler internet üzerinden oluşturulan programlar, uygulamalar ve sosyal mecralar aracılığıyla söz konusu iletişimi kolaylıkla sağlayabilmektedir.
Israrlı takipte suçun oluşabilmesi için maddede belirtilen bu seçimlik hareketlerin ısrarlı bir biçimde gerçekleştirilmesi gerekir. Israr, bir düşüncede veya davranışta ayak direme, üsteleme anlamına gelen bir sözcük olup, maddede belirtilen hareketlerin tekrarlanarak yapılmasını ifade etmektedir. Israrın varlığı bakımından mutlaka aynı hareketin müteaddit defalar tekrarlanması şart değildir. Fail maddede belirtilen seçimlik hareketlerden birini ısrarla tekrarlayabileceği gibi farklı seçimlik hareketleri farklı yer ve zamanlarda tekrarlamak suretiyle de ısrar iradesini gösterebilir. Hâkim, ısrar unsurunun gerçekleşip gerçekleşmediğini somut olayın şartları çerçevesinde tespit edecektir.
Takibin ısrarlı yapılması birden fazla hareket dışında belli bir devamlılığı gerektirir. Devamlılıktan kasıt hareketlerin aynı zaman içinde arka arkaya gerçekleşmesi değildir. Örneğin, aralarında husumet bulunan ortağını arayıp, ulaşamayınca mesaj atan ve daha sonra herhangi bir eylemde bulunmayan kişi ısrarlı takip suçunu işlemiş olmaz. Fakat failin bir gün mağdura mesaj atıp, üç gün sonra evinin önünde beklemesi, birkaç gün sonra mağdurun iş yerine arkadaşlarını göndererek mesaj iletmeye çalışmasında ısrarlı takip suçunun maddi unsurlarının oluştuğunun kabulü gerekir.
Israrlı takip suçunun Türk Ceza Yasasına yeni bir suç türü olarak ilk defa girmesi ve ilgili maddenin yeni düzenlenmesi, CMK’nın 286/2.maddesi hükümlerini nazara aldığımızda ısrarlı takip suçunun Bölge Adliye Mahkemelerinde kesinleşen suçlardan olması nedeniyle bu konuda henüz bir Yargıtay kararına yer verilememiştir. Ancak Yargıtay’ın TCK’nın 123/A. maddesinde düzenlenen ısrarlı takip suçu da değerlendirilip sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi gerektiği gerekçesi ile bozduğu kararlar vardır. Yine Türk Ceza Kanunu’nun 123. maddesinde düzenlenen kişilerin huzur ve sükûnunu bozma suçundaki ısrar unsuruna ilişkin de Yargıtay’ın verdiği kararlar bulunmaktadır. Yargıtay 14. Ceza Dairesi’nin 2016/9046 Esas, 2021/920 Karar numaralı kararında, sanığın olay tarihinde katılana gönderdiği dört adet mesajı ısrarla mesaj gönderme şeklinde değerlendirerek kişilerin huzur ve sükûnunu bozma suçunu oluşturduğu; Yargıtay 14. Ceza Dairesi’nin 2016/11704 Esas, 2019/12488 Karar numaralı bir başka kararında, sanığın mağduru küçüklüğünden beri takip ederek aralıklarla arkadaşlık teklif ettiği, mağdurun olumsuz yanıt vermesine rağmen ısrarlı şekilde tekliflerine devam ettiği ve HTS kayıtlarında mesajlaşma ve telefon görüşmelerinin mevcut olduğu olayda kişilerin huzur ve sükûnunu bozma suçunun oluştuğu; yine Yargıtay 14. Ceza Dairesi’nin 2016/3279 Esas, 2019/9664 Karar numaralı kararında, sanığın suç tarihinden önce katılanın cep telefonuna değişik tarihlerde mesajlar gönderip görüşmeler yaptığı ve suç tarihinde sokakta ısrarla takip ettiği olayda sanığın eylemlerinin kişilerin huzur ve sükûnunu bozma suçunu oluşturduğu kabul edilmiştir.
Ayrıca bu suçun oluşabilmesi için ısrarlı takip fiilinin mağdurun üzerinde ciddi bir huzursuzluk oluşturmasına ya da kendisinin veya yakınlarından birinin güvenliğinden endişe duymasına neden olması gerekir. Bu durum somut olayda hâkim tarafından belirlenecektir. Bu belirleme yapılırken ısrar fiilinin nicelik ve nitelik itibarıyla mağdur üzerinde ciddi bir huzursuzluk oluşturmasına ya da kendisi veya yakınlarından birinin güvenliğinden endişe duymasına elverişli olup olmadığına bakılacaktır.
Israrlı takip fiilinde mağdur bizzat kendi güvenliğinden endişe duyabildiği gibi failin ısrarla tekrarlanan bu davranışları nedeniyle yakınlarından birinin güvenliğinden de endişe duyabilmektedir. Fail mağdur üzerinde kurmaya çalıştığı baskı nedeniyle kimi zaman mağdurun yakınlarını da hedef alarak hareket etmektedir. Failin, takip ettiği düşüncesini vermek veya kendisiyle görüşmeye ikna etmek amacıyla mağdurun babasının iş yerine ait fotoğrafları çekip mağdura göndermesi buna örnek olarak gösterilebilir.
Bu suçun çocuğa, ayrılık kararı verilen veya boşandığı eşe karşı işlenmesi, mağdurun okulunu, iş yerini, konutunu değiştirmesine ya da okulunu veya işini bırakmasına neden olması, hakkında uzaklaştırma ya da konuta, okula veya iş yerine yaklaşmama tedbirine karar verilen fail tarafından işlenmesi halleri daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hal olarak düzenlenmiştir. Kanun koyucu ısrarlı takip suçunu düzenlerken, bilişim sistemlerini kullanarak temas kurmaya çalışma eylemlerini suçun temel unsurlarına dâhil etmiştir. Siber ısrarlı takipte fail özellikle internetin sağladığı gizlilik ve anonimlikten yararlanmaktadır. Kimlik gizliliği sağlandığında bu suçu işlemek daha kolay olacaktır. Bunun yanı sıra, internet ve bilişim sistemleri üzerinde paylaşılan kişisel verilerin ne kadar fazla olduğu kaçınılmaz bir gerçektir. Suçun faili mağdur hakkındaki kişisel ve özel verilere bir tıkla kolayca ulaşabilmektedir. Bunlara ek olarak fail mağdur hakkında söylentiler yayarak mağdur üzerinde ciddi bir huzursuzluk oluşturmaya çalışabilir. Bilişim sistemleri kullanıldığında bu söylentiler çok daha hızlı ve kolayca yayılabilir, ayrıca bu söylentilerin yapıldığı paylaşımlar arşivlenerek yıllarca erişime açık halde kalmaya devam edebilir.
7406 sayılı Kanun ile ısrarlı takip suçuna ilişkin yapılan bir diğer düzenleme de 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 234. ve 239. maddelerinde yapılan değişikliklerdir. Mağdur ile şikâyetçinin haklarının düzenlendiği 234. maddeye göre, soruşturma veya kovuşturma evresinde, mağdur ile şikâyetçinin vekili bulunmaması halinde, belli suçlar bakımından baro tarafından kendisine avukat görevlendirilmesini isteme hakkı bulunmaktadır. Yapılan değişiklikle mağdur ile şikâyetçi, madde metninde sayılan bu suçların yanı sıra ısrarlı takip suçu ve kadına karşı işlenen kasten yaralama, işkence veya eziyet suçları bakımından da kendisine barodan avukat görevlendirilmesini isteyebilir. Aynı şekilde, katılanın haklarının düzenlendiği 239. maddeye göre, mağdur veya suçtan zarar görenin davaya katıldığında, belli suçlar bakımından baro tarafından kendisine avukat görevlendirilmesini isteme hakkı bulunmaktadır. Yapılan değişiklikle katılan, madde metninde sayılan bu suçların yanı sıra ısrarlı takip suçu ve kadına karşı işlenen kasten yaralama, işkence veya eziyet suçları bakımından da kendisine barodan avukat görevlendirilmesini isteyebilir.
Israrlı takip suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 123. maddesinde düzenlenen kişilerin huzur ve sükûnunu bozma suçunun özel bir hali olarak 123/A maddesinde düzenlenmiştir. Israrlı takip suçunun oluşabilmesi için failin kasten hareket etmesi yeterlidir. Israrlı takip fiilini hangi amaçla gerçekleştirdiğinin suçun oluşması bakımından bir önemi bulunmamaktadır. Kişilerin huzur ve sükûnunu bozma suçundan farklı olarak, ısrarlı takip suçunda failin “sırf huzur ve sükûnu bozma maksadıyla” hareket etmesi unsuru aranmamaktadır. Yine ısrarlı takip suçu, zarar suçu olarak düzenlendiğinden, tehlike suçu olarak düzenlenmiş olan 123. maddedeki suçtan ayrılmaktadır.
Israrlı takip suçu, 123. maddede yer alan suçun özel bir şeklini oluşturduğundan bu suçun oluştuğu durumlarda 123. madde uyarınca işlem yapılamayacaktır. Ancak belirtmek gerekir ki, ısrarlı takip suçunun işlenmesi sırasında mağdura yönelik gerçekleştirilen fiillerin başka bir suç oluşturması halinde fail, suç teşkil eden bu fiillerden de cezalandırılabilecektir. Yani ısrarlı takip eylemleri sırasında mağdura yönelik olarak gerçekleştirilen hareketlerden bir veya birkaçının hakaret veya tehdit suçunu oluşturması durumunda ısrarlı takip suçu ile birlikte işlenen bu suçlardan dolayı da fail ayrıca cezalandırılmalıdır.
Kanun koyucunun, ısrarlı takip fiillerinin devamının daha ağır ve farklı suç tiplerinin habercisi olduğu gerçeği üzerinden, kişilerin huzur ve sükûnunu bozma suçuna oranla cezaları artırarak, ısrarlı takip suçunu Türk Ceza Kanunu’nda başlı başına bir suç tipi olarak düzenlemesiyle, mağdura yönelik huzursuz edici eylemlerin daha ağır suçlara dönüşmeden engellenmesi amaçlanmış ve büyük çoğunluğu kadınlardan oluşan ısrarlı takip mağdurları koruma altına alınmıştır. Özellikle kadına yönelik şiddet içeren suçlar işlenmeden önce ısrarlı takip fiilleriyle etkin mücadele edilmesi ve mağdurların korunması hedeflenmiştir.[2]
[1] Yargıtay 9.Ceza Dairesi 29.12.2022 tarih, 2022/12556 esas, 2022/12283 karar
Yargıtay 9.Ceza Dairesi 23.09.2022 tarih, 2022/2686 esas, 2022/7747 karar
[2] Madde gerekçesi